Güney Fransa – Côte d’Azur Bölgesi

Güney Fransa – Côte d’Azur 

 

İnsanların Fransa denince akıllarına gelen ilk yer Paris tabii ki. 

 

Ama benim için Fransa demek Güney Fransa demek. Yani Côte d’Azur. Bu bölge Matisse, Picasso, Renoir, Signac gibi sanatçılara ev sahipliği yapmış. Fransız Rivierası olarak da anılan bnu bölge filmlerde gördüğümüz o yemyeşil, muhteşem yer. Bu bölge batıda Théoule-sur-Mer ile başlıyor ve bir sahil şeridi olarak İtalya sınırına kadar uzanıyor.  

 

Fransız Rivierası ünlülerin tatil yeri olarak ünlenmiş ama siz de gidip muhteşem mavi denizini, doğal güzellik olan sahilleri,ni görebilir, Akdeniz mutfağının eşsiz lezzetlerini tadabilir ve Ortaçağ’dan kalma köylerini ziyarete edebilirsiniz. 

 

Yazın aşırı kalabalıkta gitmek istemezseniz baharda gidin. Ben tabi ki Eylül’de gittim çok ve beğendim.

Cote d’Azur’daki turistik bölgeler

Kolayca her yere ulaşmak istiyorsanız Nice’te kalmanızı öneririm. Burası bölgede ulaşımı en uygun yer, günübirlik olarak her yere gidebilirsiniz Nice’ten. Bölgedeki en meşhur kasabalar 

Nice, Marsilya, Cannes, St Tropez ve Monaco. Bence Güney Fransa’yı turlara falan sıkıştırmayın deyim, en az 20 gün ayırarak bölgedeki bütün güzelliklerin tadını çıkarın, kesinlikle görmeniz gereken yerler: Saint-Paul de Vence, Eze, Eski Nice ve Villefranche-sur-Mer. Buraları gezdikten sonra vaktiniz kalırsa Menton, Grasse, ve Antibes’e de mutlaka uğrayın. Biz mesela güney Fransa tatilimizden hemen İtalya’ya geçtik. O kısmı daha sonra detaylı anlatacağım sizlere. 

 

Bunlar arasında size en sevdiğim üç bölge hakkında kısa bilgi vereceğim. 

 

Cote d’Azur’daki favori yerler

 

1. Saint-Paul de Vence

 

Burası çok küçük bir kasaba,  bir sürü sanatçı ve aydın burada yaşamayı seçmiş, Jean-Paul Sartre da onlardan bir tanesi mesela. 

 

Bu kasabaya konumundan dolayı ışık çok özel bir açıyla geliyor ve ünlü ressamlar bu ışığın yumuşaklığı nda resim yapmak için buraya gelmiş hep.  Picasso da onlardan biri. Kasabah ressamları ile ün salınca bugün de çok öenmli sanat galerileri ve müzelere ev sahipliği yapıyor. Kasabadaki herhangi bir butik otelin duvarında çok ünlü bir tablo görebilirsiniz mesela. Sanat bayağı iliklerine işlemiş buranın. 

Butik oteller ve restoranlar genellikle dolu oluyor, gitmeden çok önce rezervasyon yapmanızı öneririm. 

 

2. Eze Kasabası

 

Eze kasabası Nice ve Monaco arasındaki yüksek bir tepeye kurulmuş o yüzden çok güzel bir manzarası var.  Manzarasının yanında muhteşem bir botanik bahçeye sahip olan bu kasabanın dokusu da Ortaçağ’dan beri korunmuş. Gerçekten bu dünyadan değil, cennetten bir köşe. Şehrin panoramik manzarası sebebiyle hemen hemen her yerinden denizi görebiliyorsunuz. 

 

Burada da alelade bir restorana girerseniz en az üç Michelin yıldızı var. O yüzden nerede yerseniz yiyin. Butik otelin terasında da olur, sokak arası bir kafe de olur. 

 

Buraya gelmişken bir de Parfumerie Fragonard’ın parfüm müzesine gitmenizi öneriyorum.  Dev imbikler arasında, mis gibi parfüm kokuları içinde gezebilirsiniz. 

3. Cannes

 

Bildiğiniz gibi Fransız Rivierası’nın en büyük olayı  Cannes Film Festivali. Ben festival zamanı gelmedim buraya, tercih etmedim, hemen kalacak yer bulunmuyor hem de daha pahalı oluyor her şey diye duydum. Ama ilginizi çekerse festival mayıs ayında oluyor. 

Cannes’ın en önemli mimari yapısı 1949 yılında, Sir Hubert Bennett ve François Druet adlı iki mimar tarafından inşa edilen Palais des Festivals et des Congres. Burada festivalin yanı sıra müzikallere ve diğer büyük bütçeli performanslara da ev sahipliği yapıyor.

Cannes’ın en önemli caddesi Boulevard de la Croissette, burada  baştan aşağı yürüyüp, kafelerinde bir şeyler yiyip içebilirsiniz. İçki ve yemek konusunda gerçekten oldukça zengin bir yer Cannes.  Şehrin eski liman ve eski şehir olarak adlandırılan  Vieux Port ile Le Suquet bölgelerini de gezebilirsiniz. Manzara ve canlılık açısından oldukça tatmin edici. Dilerseniz Cannes’in köylerine doğru çıkıp, şehre tepeden bakmak da oldukça keyifli.

Umarım Güney Fransa hakkında size birkaç fikir verebilmişimdir. 

Bir yanıt yazın